İngilizcen hiçbir zaman yetmeyecek arkadaşım; istersen İngilizce öğretmenliği ve dil edebiyatı oku istersen mütercim tercümanlık. İngilizcenin ne kadar iyi olduğunu düşünsen de oraya gittiğinde dumur olacaksın:) Durun size nedenini açıklayayım:
Amerika’ya ilk ayak bastığın yer muhtemelen New York olur ya iç hat aktarması için ya da oradan otobüse binersin.New York kiiiii karmançorman bir eyalet, birine cevap vermeyi bırak ne dediğini anlasan kafi. New York’ta JFK havaalanında indim, McDonalds’tan bir şeyler alayım, aç aç gezilmez dedim ; ben ki İngilizce öğretmenliği okuyan insanım nasıl güveniyorum İngilizceme aman allahım. Şimdi dedim koyarım en kibar soru kelimesini (may olur might olur) eklerim present perfecti ne anlamlar yüklerim bir hamburger alabilir miyim sorusuna. Kasanın arkasında yaklaşık 150 kiloluk bir zenci bana bir şey sordu hala ne olduğunu tam anlamıyla bilmem(ki kasada beklediğime göre muhtemelen ne istediğimi sordu). ‘Sorry, I couldn’t hear you’ dedim. Yalan, duydum ama anlamadım. Tekrarladı yine anlamadım, sanki tek ama çooook uzun bir kelime söylüyor gibiydi. Neyse elbet bir şekilde ben yemeğimi aldım karnımı doyurdum ama ten rengim kırmızıyla mor arasında bir şeye dönmüştü diyebilirim. Sonra dedim ki sen 4 ay buradasın, mecbur anlayacaksın. Aradan bir hafta geçince açıldım, işime başlamıştım, kaldığım evde yabancılar vardı; 7*24 ingilizceye maruz kalınca yani tamamen mecburiyetten açıldım:) Ben yıllardır İngilizce eğitim gördüğümden belki de çabuk alıştım; anlamadığım oldu elbet, hala da olur bazen ama 3 kere sor 5 kere sor, hiç aldırış etmez anlatır sana Amerikan insanı. Ay nasıl da içtenler, nasıl da yardımsever. Neyse o konuya şimdi girmeyeceğim.
Gel gelelim başka bir örneğe, bir arkadaşım su ürünleri mühendisliği okuyor, İngilizceyi en son 6-7yıl önce lisede hazırlık sınıfında görmüş. Kendini tanıtabiliyorum diyor; Allah var, ‘My name is… I am ….years old. I am from…’ kalıplarını biliyor. Bu arkadaşım gidince, kendini tanıtmanın yeteceğini düşünüyor. Şimdiiiiii düşünün ki otelde kat görevliliği belki en az İngilizce gerektiren işlerden biri ama otelde konaklayan biri geldi buna sordu, temiz havluyu nereden alabilirim diye; şimdi sen bu cümleyi anlayacaksın, ona tarif edeceksin ya da önce özür dileyeceksin sonra hemen havlunuzu getiriyorum diyeceksin; kendini tanıtsan ne fayda. Demek istediğim İngilizceyi çok bilmek de sana orada eksi, hiç bilmemek de eksi. Bileceksin ama konuşmayı bileceksin, bol bol dinleyeceksin, Amerikan aksanı olan videolar izleyeceksin ki o zencilerin, o İrlandalıların, o İspanyolların kelimeleri nasıl birbirlerine bağladıklarını göreceksin.
Ben bir haftada konuşmaya başladım sen belki 2 ayda konuşmaya başlayacaksın ama burada aldığın eğitim sana yetmeyecek, yaşayınca öğreneceksin ve unutmayın İngilizceniz hiçbir zaman yetmeyecek, sormaktan korkmayın yeter:)