Şimdi ben size ulaşımdan bahsetmeyeceğim sadece ve sadece o iğrenç otobüs yolculuklarından bahsedeceğim. Yatın kalkın bizim varan, kamil koç hatta çorum özler seyahata bile şükredin.
‘Greyhound’ …. Bu ismi duymak bile tüylerimi ürpertiyor Allah’ım. Amerika’daki her şehir de greyhound istasyonuna rastlayabilirsiniz. İç hatlar uçuşları pahalı geliyorsa ve araba kiralayıp uzun yola çıkmaya cesaret edemiyorsanız, Greyhound istasyonlarına ve otobüslerine mahkumsunuz. Sözlük anlamı ‘tazı’ olan bu kelimenin, mecazi anlamlarını düşünmek lazım tazı gibi koşup , ter kokmuş bu insan topluluklarının 45 koltuga kapış kapış binmesi desem uygun olur sanırım.
Durun durun, ben once istasyondan sonra otobüsten bahsedeyim. Tek hikaye anlatabileceğim çünkü ilk ve son binişimdir bu Amerika sınırları içirisinde otobüse. Amerika’ya kaçıncı gidişimdi hatırlamıyorum, uçak Florida’da Orlando’ya indi, benimse yine Florida’da Cape Cod şehrine gitmem lazım. Gün içerisinde iç hat uçuşu yok, kısacası otobüse talim. Taksiyle Orlando istasyonuna gittim. Gideceğim lokasyona ilk otobüs saat 05:00’da , saat kaç mı henüz 22:00. Bu demek oluyor ki geceyi Greyhound’da geçireceğim. Bileti almak için gişeye yöneldim, ama kimse yok.’Excuse me’ diye çığırıyorum resmen ama kimse takmıyor beni. Kadın geldi yarım saat sonra geldi alırsın bile dedi. Bekle Allah bekle kimse ilgilenmiyor gişeyle. Sağdaki zenci kadın , soldaki çinli adam, çaprazdaki meksikalı, ve food court’ta çalışkan tek dişi kalmış canavar beni süzüyor. Bileti aldım metal ve rahatsız koltuklara oturdum, karnım da aç ama ‘food court’a gitmeye korkuyorum, baktım daha saatleeeeer var dedim bir şey yiyeyim. Yemek bölümünde kimse yok siparişimi verdim, oturdum. Evet evet korktugum basıma geldi, o saçları yağdan yapışmış, dişleri çürükten dökülmüş ve gerçekten tek dişi kalmış o adam yanıma oturdu. İlk soru evli misin, ardından çocuğun var mı, son olarak da erkek arkadaşın var mı diye sorular aldım. Bu sorulara cevap aldıktan sonra ise onunla evlenip evlenemeyeceğimi sordu :S Kaçtım.. Dışardaki polisler oldu sığınağım:D Polislerin oradaki görevi , istasyonda 4 koltuga enine yatmış evsizleri kaldırmakmış. Neyse ki artık güvenilir Amerikan polisi benimle 😀 Saat 04:55te polis amcam sağolsun beni uyandırdı ve otobüse bindim. Nasıl mı once binen oturur mantığıyla. Sakın biletinizde koltuk numarası aramayın sıraya girin ve koltuğunuzu kendiniz kapın.
Allah Allah diyip geçer genç Osman, en arka 5linin bir önünü kaptım. Kapmaz olaydım, arkamdaki üç koltuğu kaplayan zenci tam olarak genizden horlarken, yanındaki uyrugunu çözemeğim kadın Tayland yemekleriyle tüm otobüsü esir aldı. Yemek demişken, sakın otobüste size çay, kahve, kek vs ikram edeceklerini düşünmeyin. (İç hat uçuşlarında bile ikramlar yoktur.) Verilen moladaki zamanlara da dikkat, yemek için çok zaman kaybetmeyin çünkü otobüsler bir dakika ekstra beklemez sizi:)
Sonuç olarak, sevmeseniz bile bazen Greyhound’a binmeye mecbur kalabilirsiniz, hem fiyat açısından makuldür hem de Amerika’nın her yerine ulaşabilirsiniz:) GOOD LUCK..